Bu yazımızda akademik ya da çok kurumsal yapılara akışlara değinmeyeceğiz. Biraz CRM hakkında sohbet etmek iyi olur diye düşündüm.
Ne güzel işlerimiz akışında gidiyordu. Neden şimdi CRM ile uğraşalım gerek mi var soruları tarih oldu. Verinin kıymetini artık hem iş hem özel hayatımızda hepimiz biliyoruz.
Yaşamımız içinde hizmet ya da ürün alırken en mutlu ayrıldığımız yerlerin bizi en iyi tanıyan ve bize ona göre davranan yerler olduğunu çoğu zaman fark etmeyiz bile. Şöyle bir düşünün; mahallemizdeki bakkal amca hangi ekmeği tercih ettiğimizi hep bilir. Sevdiğimiz kraker geldiğinde haber verir. Hiç kullanmadığınız zararlı ürünleri almak istediğinizde ters ters bakıp ne oluyor şimdi demeye getirir :)
Müşterisi ile bire bir temas edip tek tek tanımakta zorlanan kurumlar için bu kadar incelikli hareket etmek o kadar da kolay olmasa gerek! Eh bakkal amcanın bizi tanıması için de yıllar gerekmemiş miydi!? İşte bu noktada verinin önemi ortaya çıkıyor. Müşterimiz hakkında ne bilmeliyiz sorusunun cevaplanması ile ne veri toplamalıyız, nereden elde ederiz soruları da arkasından akıp geliyor.
Hayat felsefemizin ortasına "bize nasıl davranılmasını istiyorsak öyle davranmayı, bize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi kimseye yapmamayı" koyarsak incelikli davranma konusunda bir adım öteye gitmiş olur ve buna göre de aksiyonlarımızı şekillendirmeye başlarız.
Sunduğumuz hizmet, sattığımız ürün ne olursa olsun, hitap ettiğimiz veya etmek istediğimiz kişileri tanımamız şart. Tanımak veriyi biriktirmek, analiz etmek, bilgiye dönüştürmek, bilgiyi yorumlamak, iç görüye dönüştürmek ile gerçekleşir. Tanıdıktan sonra aksiyonları belirlemek de önemli bir adımdır.